34,5058$% 0.09
36,2567€% -0.27
43,6025£% -0.08
2.959,96%0,85
5.045,00%0,35
3394645฿%4.97783
Yaş Otuz Beş şiiriyle bildiğimiz Cahit Sıtkı Tarancı kendisiyle yapılan bir söyleşide hem doğduğu kent olan Diyarbakır’ı anlatıyor hem de şiirini…
Cahit Sıtkı Tarancı, ölümünden üç yıl önce, 1 Ocak 1953’te, Mavi dergisine verdiği röportajda “Hayatınızdan kısaca bahseder misiniz?” sorusuna şu cevabı veriyor:
“1910’da Diyarbakır’da doğdum. İlkokuldan sonra İstanbul’a gittim. Fransız mektebinde, Galatasaray’da, Mülkiye’de okudum. İki seneye yakın bir müddet Paris’te bulundum. Uzun zamandır mütercim olarak çalışmaktayım. Evleneli bir yıldan fazla oluyor. Güzel şiir yazmaktan başka ihtirasım yoktur.”
Şairin mektuplarında Diyarbakır
Çocuk denecek yaşta Diyarbakır’dan ayrılıp okumak için İstanbul’a gelen, daha sonra Ankara’ya yerleşen Cahit Sıtkı için memleket bir yanda Anadolu bir yanda Rumeli olmuştur artık. Şiirlerindeki sıla, memleket ifadelerinin karşılığı ise haritadaki bir şehirden ziyade zihnindeki imgelerdir.
Cahit Sıtkı, şiirlerinde, öykülerinde Diyarbakır’dan pek söz etmez ama mektuplarında Diyarbakır’a ve bu şehirde yaşayan ailesine sevgisi açık seçik görülür.
Babaya sevgiler…
Anne ve babasına yazdığı mektuplarda seviyeli bir dil kullanıyor şair ama abartılı bir hürmet değil bu. Hele de babasına sevgisini dile getirebilmiş olmasına bakılırsa o döneme göre özgür yetiştirilmiş bir çocuk olduğu bile söylenebilir. 21 Kasım 1929 tarihli mektuptan:
“Bir akşam sınıfta üç dört arkadaş toplandık, şuradan buradan sohbete daldık. Bilmem nasıl oldu da mevzu babalara intikal etti. Dikkatle dinledim ve hayretler içinde kaldım. Hiçbiri babasından memnun değildi. Hatta bazısı babasına küfredecek bile oldu. Hepsine acıdım. Sıra bana geldiğinde ben şunları dedim: “Babamla iftihar ederim.” Hepsi bana gıpta ettiler… Şimdi de ben sevgili vatanıma gıpta ediyorum çünkü sinesinde sizin gibi adsız bir kahraman yaşatıyor.”
Yine de geciken harçlıkları babaya hatırlatma işi çok sevgili kardeşi Nihal’e düşüyor. 26 Aralık 1929 tarihli mektuptan:
“Bu mektubu bitirdikten sonra Baba’nın mektubunu aldım. Roman istiyor… Bu hafta da çıktığımda bakarım ve münasiplerini gönderirim… Bıçak temizlemek için lastikleri de alıp gönderirim. Yalnız kanunuevvel aylığını ayın başından beri beklemekteyim. Unutuyor mu? Bir türlü mana veremiyorum. Her halde alelacele aylığımı göndermelerini tarafımdan rica edersin… Talebelik hayatı. Parasız çekilmez bilirsin… Kanunusani aylığı da beraber gönderilse iyi olur…”
Kitap sayfası için iletişim:
ergul.tosun@ensonhaber.com
Renk Kadın ve İz sergisi AKM’de ziyarete açıldı